Pazartesi

yatak döşek

can sıkıntısı olsa keşke derdim. bazen hakkaten sadece bundan mustarip olduğum yanılgısına düşüyorum. oysa benimkisi başka. ne yapacağını bilememek diye geçiştirelim şimdilik. ya da aylaklık.
bilmezlik haliyle Almanca şiir falan okumaya başladım ben. çok ilkel bir ilişki kurmanın rahatlığı sindi üstüme. anlayamamam, temas edememem son derece doğal. sırf bu yüzden okuyorum zaten. elimden gelmeyenin gelmemesini meşrulaştırabilmek için.
Carl Sagan girdi hayatıma. iyi de oldu. kamera karşısında kurguya rağmen işine dair heyecanını bu denli dolayımsızca yansıtabilen birini izlemenin tadını çıkartıyorum. kim bilir belki çocukluğuma denk getirebilseydim ben de bilimci olmak isterdim. artık çok geç. zaten (bu ara) ben her şeyi istiyorum. istemeyi bırakınca uzayda bizim dışımızda canlı türleri aramanın ve iletişim kurma hayallerinin merak dışındaki olası motivasyonları üzerine falan düşünüyorum. koskoca seti programını iletişimsizliğimizin reddine indirgeyecek kadar ileri gittiğim oluyor.
başlayıp bitiremediğim kitapların sayısı kaçı buldu bilmiyorum. ipin ucu kaçtı. ben de bir oradan bir buradan okumaya devam ediyorum. karyolamın başı, salkım saçak kitap doldu. kafama düşecekler uyurken bir gece ve ben aydınlanacağım.

2 yorum:

verbumnonfacta dedi ki...

aylaklığın da kendine has bir ritmi var...
belki de buradan başmalısınız işe.

hibon dedi ki...

aylaklığın ritmi 9/8'lik ama aksak cinsinden. buralarda eğreti duruyor.