Pazartesi

bionade Nr.1


çok oldu. çok kar yağdı. şimdi gidici bir bahar havası var. bu arada hepimiz assange'ın nasıl okunduğunu öğrendik. yeni yıl yeni yıldı. ben yeniden insan içine karışmaya başladım. lakin her an vazgeçebilirim. çünkü çok zor. çünkü hiç uğraşmak istemiyorum birilerine kendimi anlatmak için. kendimden göstermek istediklerimi gösterip, zamanın göstermek istemediklerimin çaresine bakıp onları yavaş yavaş açığa çıkarmasını beklemeye mecalim yok. şimdilerde diyorum ki hayal kuracaksam niye ufak oynayayım? neden devrim dururken revizyona tamah edeyim? başarı dururken başarısızlığın rölantisine ya da aşk dururken beklentisizliğe ya da sanat dururken zanaate? mesela birinciler elimden gelmediği için, ve elimden sadece ikinciler geldiği için olabilir, evet bu makul bi sebep olabilir. ya da mesela birincilerin tanımlayın hadi kolaysa, ama iknciler kolay ya. hem sonra artık demezler mi yaşını başını aldın, olmamışsa olmuyordur demezler mi, derler. sonra ben demez miyim yapma öyle bak sonra çok acıtıyor, kaçkere dedim sana lan salak. zaten ocak ayının sevmediğim günü yaklaşıyor. havalar da matem için uygun hale gelecek diyor havadurumu. işte bi günler uzuyor allahtan. uzadıkça tekrar kısalacakları günler de yaklaşıyor. yaşlandıkça geride bıraktığımız zaman, hadi bir yıl olsun ya da küsuratlı olsun, bi buçuk olsun onu ikiye yuvarlayalım ordan etti mi sana dört, paydayı büyütürken hayatımızdaki payı küçüldüğü için mi bu kadar hızlı geçmiş gibi geliyor? ya noluyor bu zamana? ayıp bence. endişeli zamanlarımda buralara gelip ilk bionademi içeli ne oldu şunun şurasında? zamanın geçtiğine ikna olmamı sağlayacak tek şey (tek olduğu yalan ama işte belki de değil), başka türlü çalıyor oluşum. ama bu kadar zamanın geçtiğine inanmamamın ya da inanmanın işime gelmemesinin sebebi yeterince başka çalamıyor oluşum. ben çalışayım en iyisi.

Hiç yorum yok: